Başbakanlık'ta Taksim randevusu
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı eylemleriyle ilgili Taksim Dayanışması üyeleriyle bir araya geldi.
ANKARA - Bugün 9. gününe giren Taksim Gezi Parkı eylemleriyle ilgili Başkent’te önemli bir görüşme gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı ve Başbakanvekili Bülent Arınç, Taksim Dayanışması üyeleriyle bir araya geldi.
Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleşen görüşmenin ardından Taksim Dayanışması adına Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu ve İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman açıklama yaptı.
Taleplerin barışçı ve demokratik şekilde ortaya konulmasına karşın, şiddet, baskı ve yasakçı uygulamaların sürdüğünü söyleyen Muhcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların ardından toplumsal tepkinin çığ gibi büyüdüğünü belirtti.
Talepleri dile getiren bir belgeyi hükümet adına Arınç'a teslim ettiklerini belirten Muhcu, "Bundan sonra toplumsal tepkilerin nasıl, ne şekilde seyredeceği konusunda hükümetin atacağı adımlar tayin edici olacaktır. Yaptığımız görüşmede Sayın Bülent Arınç, dün kamuoyuna yaptığı açıklamaların benzeri niteliğinde düşüncelerini ifade etmiştir" dedi.
'REFERANDUM OLMAZ'
Gezi Parkı İçin referandum söylemlerini eleştiren Muhcu, şu ifadeleri kullandı:
"Gezi Parkı için referandum olmaz. Dünyanın gelişmiş demokrasilerinde toplumsal duyarlılık dikkate alınır ve gereği yapılır. Bir park alanını, üstelik bu park alanı 1 Mayıs meydanı olan tarihi Taksim Meydanı'nın en önemli parçası, yurttaşların yaşam alanı ise bunun referanduma getirilmesi söz konusu değildir. Ayrıca bilimsel gerçekler referandum yoluyla değiştirilemez. Ancak ve ancak otoriter ülkelerde bilimsel gerçekler, demokratik değerler referandum yoluyla değiştirilmek istenir. Demokratik toplumlar için böyle bir alternatif söz konusu değildir."
Muhcu, Arınç'ın taleplerini aldığını ve değerlendireceğini ifade ettiğini aktardı.
'GEZİ PARKI, PARK OLARAK KALMALIDIR'
İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman'ın okuduğu, Taksim Dayanışması'nın talepleri şöyle:
"Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulmasını,
Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, iki yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmasını,
1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Bunun yanı sıra; 27 Mayıs 2013 saat 22.00'dan bu yana ülkemizin meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında ve tüm kamusal alanlarında yükselen tepkilerin içeriğinin, ruhunun, beklentilerinin, taleplerinin yetkililer tarafından fark edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yaşananları “marjinallikle” açıklamaya çalışmak görmezlikten gelmek anlamına gelir. Gezi Parkı'na müdahale ile simgeleşen iktidar anlayışının yurttaşlarımızda “yaşam tarzına ve inançlarına müdahale ve hor görülme” biçiminde algılandığı ve buna kadını, erkeği, genci, yaşlısı ile büyük bir toplumsal tepki gösterdikleri; “biz varız, buradayız ve taleplerimiz var” biçiminde yanıt verdikleri görülmektedir.
Yükselen bu tepkinin içeriğinin; “başta 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, AOÇ ve HES'ler olmak üzere ekolojik değerlerimizin talanına ve güncel olarak Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısına ilişkin itirazların, ülkemize ve bölgemize ilişkin savaş siyasetine karşı duruşun ve barış talebinin, alevi yurttaşlarımızın hassasiyetlerinin, kentsel dönüşüm mağdurlarının haklı taleplerinin, kadınların bedenleri üzerinde denetim kuran muhafazakar erkek politikalarına karşı yükselen sesin, üniversite, yargı ve sanatçılar üzerindeki baskılara karşı direncin, başta Türk Hava Yolu işçileri olmak üzere tüm emekçilerin hak gasplarına karşı taleplerinin, tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadelenin, yurttaşların eğitim ve sağlık hakkına ulaşımının önündeki tüm engellerin kaldırılması istemleri” olduğunu iktidar sahiplerine iletmek istiyoruz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder